- sarkıntılık etmek
- to molest
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
sarkıntılık etmek (veya yapmak) — sataşmak, laf atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tasallut etmek — sarkıntılık etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kerkinmek — nsz Taşıtlarda kalabalıktan yararlanarak başkalarına sürtünmek, sarkıntılık etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sataşmak — e 1) Bir kimseyi rahatsız edecek davranışta bulunmak, musallat olmak Edepsiz bir sarhoş, eskiden tanıdığı bir kadına sataşıyor. N. Cumalı 2) Sarkıntılık etmek Ne münasebet gider de komşunun hizmetçi kızına sataşırsın? M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkıştırmak — i 1) Bir şeyi dar bir yere zorla sığdırmak, tıkmak Çamaşırları bavula sıkıştırmak. 2) Bir nesneyi sıkıca duracak biçimde bir yere koymak, yerleştirmek veya orada tutmak 3) Gevşek veya seyrek olan şeyleri birbirine yaklaştırarak sıkı duruma… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yeşillenmek — nsz 1) Yeşil duruma gelmek, yeşil olmak, yeşermek Hayat sanki yeniden doğar, ağaçlar yeşillenir. A. Ş. Hisar 2) e, argo Birine karşı duyduğu cinsel isteği kendisine sezdirmek, sarkıntılık etmek Yanımızdaki kızlara yeşillendik. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
iskele almak — 1) gemi merdivenleri kaldırılıp harekete hazırlanmak 2) argo bir erkek, bir kadına sarkıntılık etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf atmak — 1) söyleşmek, konuşmak Tabii Hayri Efendi yle biraz laf atacak belki de biraz işten güçten bahsedecekti. Y. K. Karaosmanoğlu 2) uzaktan, dolayısıyla dokunacak söz söyleyip işittirmek Yakınındaki erkeği kime benzetirse onun lisanından bir şarkı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz atmak — 1) birine dokunacak bir sözü ortalığa söylermiş gibi söylemek, sözle takılmak, laf atmak Numaralar okunuyor, görüşüyoruz, gruplardan gruplara sözler atıyoruz, şakalar ediyoruz, ne hoş eğleniyoruz. R. H. Karay 2) birine sözle sarkıntılık etmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tasallut — is., esk., Ar. tasalluṭ 1) Musallat olma, saldırma 2) Sarkıntılık Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tasallut etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tecavüz — is., Ar. tecāvuz 1) Hücum etme, saldırma, saldırı, saldırış Çekler bir Alman tecavüzü karşısında mutlaka silaha sarılacaklardır. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Namusuna saldırma, sarkıntılık 3) Başkasının hakkına el uzatma 4) esk. Aşma, ötesine geçme… … Çağatay Osmanlı Sözlük